Katillere Övgü...
1 sayfadaki 1 sayfası
Katillere Övgü...
Son günlerde, “Ozan Arif” isimli bir kişinin sözlerini yazdığı, “İsmail Türüt” adında “şarkıcı” sıfatı taşıyan birinin de seslendirdiği bir şarkı ve söz konusu şarkının youtube’da yayınlanan klibi, gündemde ciddi bir tartışma yaratmış durumdadır.
Sonuna kadar izleyebilmenin mümkün olamadığı söz konusu klip ve şarkı, adı geçen kişiler dışında herkes tarafından kabul edilmektedir ki, başından sonuna kadar Hrant Dink cinayetinin katillerine övgülerle doludur. Katiller birer “kahraman” gibi lanse edilmek istenirken, işin içerisine “Karadeniz” de katılarak, bu bölgede yaşayan insanlarımız da birer “Ogün” veya “Yasin” yerine konulmaktadır. Hemen belirtmek isterim ki, en başta Karadenizli insanlarımız bu şekilde töhmet altında bırakılmayı asla kabul etmeyeceklerdir.
Tepkiler üzerine, ilgili kişiler, “klipten haberimiz yok” tarzında bir açıklama yaparak, zevahiri kurtarma çabasına girmiş görünmektedirler. Ancak, klibi meydana getiren görüntüleri bir yana bıraksak bile, şarkının sözleri, alçak bir cinayeti ve cinayetin katillerini öven niteliktedir.
Ben, halen süren davalarında hakkında onlarca yıla varan ağır hapis cezası istenen bir sanatçıyım. Davalarım, genellikle ünlü 301. madde dolayısıyla açılmıştır ve “suç” olarak nitelenen şey, tamamen, konserlerimde yaptığım kısa konuşmalarda verdiğim mesajlardır. Ve ben bu konuşmalarımda, “barış” istedim, “savaşa hayır” dedim, “yaşamını kaybeden gençlerimiz için yüreğim yanıyor” dedim, “sorunlarımızın çözümü şiddet değil, barıştır” dedim. Bu sözler nedeniyle yargı önüne çıktım ve çıkarılıyorum. Bu duruşum nedeniyle yargılanıyorum, tehditler alıyorum ve bunaltıcı bir maddi-manevi izolasyon yaşıyorum.
Hatırlanacaktır; sevgili dostum rahmetli Ahmet Kaya, “Kürtçe bir şarkı söyleyeceğim” dediği için, adeta bir “linç” olayına maruz kalmıştı. Bu sözleri söylediği için, kendisini bir anda cezaevinde bulmuştu. Sonra da sürgün şartlarında hayatını kaybetti.
Sağduyu ve vicdan sahibi herkes, ülkemizde karşı karşıya kaldığımız bu çifte standardı görmektedir. Birileri, cinayeti, katilleri alenen övecek, bu nedenle televizyon televizyon dolaşarak hiçbir inandırıcılığı olmayan açıklamalar yapacak, gazetelerde boy gösterecek; ama ben ve benim gibi sanatçılar, ölüme, savaşa, şiddete karşı çıktıkları için yargılanacak, tecrit edilmek istenecek, “bölücü” vb olarak damgalanacak, ağzını açtığı anda savcılar harekete geçecek…
Açıktır ki bu bir zihniyet sorunudur. Bu bir devlet mantığı sorunudur. Bu bir resmi ideoloji sorunudur. “Sivil anayasa” tartışmalarının yapıldığı bugünlerde, öteden beri yaşanan bu çifte standarda dikkat çekmek isterim. Ülkemizin gerçekten demokratikleşmesini istiyorsak, bu tür çifte standartlardan arınmak gerektiği kesindir.
Ben, Ferhat Tunç olarak, Hrant’ın katillerini neredeyse bir “milli kahraman” haline getirmek isteyenleri lanetliyor, bu çifte standarda ortak olan bütün kişi ve kurumları da insaf, vicdan ve demokrasiye davet ediyorum.
“Katillere övgü, barış ve kardeşlik isteyenlere ise ceza ve tehdit” mantığını kınıyorum
FERHAT TUNÇ
Sonuna kadar izleyebilmenin mümkün olamadığı söz konusu klip ve şarkı, adı geçen kişiler dışında herkes tarafından kabul edilmektedir ki, başından sonuna kadar Hrant Dink cinayetinin katillerine övgülerle doludur. Katiller birer “kahraman” gibi lanse edilmek istenirken, işin içerisine “Karadeniz” de katılarak, bu bölgede yaşayan insanlarımız da birer “Ogün” veya “Yasin” yerine konulmaktadır. Hemen belirtmek isterim ki, en başta Karadenizli insanlarımız bu şekilde töhmet altında bırakılmayı asla kabul etmeyeceklerdir.
Tepkiler üzerine, ilgili kişiler, “klipten haberimiz yok” tarzında bir açıklama yaparak, zevahiri kurtarma çabasına girmiş görünmektedirler. Ancak, klibi meydana getiren görüntüleri bir yana bıraksak bile, şarkının sözleri, alçak bir cinayeti ve cinayetin katillerini öven niteliktedir.
Ben, halen süren davalarında hakkında onlarca yıla varan ağır hapis cezası istenen bir sanatçıyım. Davalarım, genellikle ünlü 301. madde dolayısıyla açılmıştır ve “suç” olarak nitelenen şey, tamamen, konserlerimde yaptığım kısa konuşmalarda verdiğim mesajlardır. Ve ben bu konuşmalarımda, “barış” istedim, “savaşa hayır” dedim, “yaşamını kaybeden gençlerimiz için yüreğim yanıyor” dedim, “sorunlarımızın çözümü şiddet değil, barıştır” dedim. Bu sözler nedeniyle yargı önüne çıktım ve çıkarılıyorum. Bu duruşum nedeniyle yargılanıyorum, tehditler alıyorum ve bunaltıcı bir maddi-manevi izolasyon yaşıyorum.
Hatırlanacaktır; sevgili dostum rahmetli Ahmet Kaya, “Kürtçe bir şarkı söyleyeceğim” dediği için, adeta bir “linç” olayına maruz kalmıştı. Bu sözleri söylediği için, kendisini bir anda cezaevinde bulmuştu. Sonra da sürgün şartlarında hayatını kaybetti.
Sağduyu ve vicdan sahibi herkes, ülkemizde karşı karşıya kaldığımız bu çifte standardı görmektedir. Birileri, cinayeti, katilleri alenen övecek, bu nedenle televizyon televizyon dolaşarak hiçbir inandırıcılığı olmayan açıklamalar yapacak, gazetelerde boy gösterecek; ama ben ve benim gibi sanatçılar, ölüme, savaşa, şiddete karşı çıktıkları için yargılanacak, tecrit edilmek istenecek, “bölücü” vb olarak damgalanacak, ağzını açtığı anda savcılar harekete geçecek…
Açıktır ki bu bir zihniyet sorunudur. Bu bir devlet mantığı sorunudur. Bu bir resmi ideoloji sorunudur. “Sivil anayasa” tartışmalarının yapıldığı bugünlerde, öteden beri yaşanan bu çifte standarda dikkat çekmek isterim. Ülkemizin gerçekten demokratikleşmesini istiyorsak, bu tür çifte standartlardan arınmak gerektiği kesindir.
Ben, Ferhat Tunç olarak, Hrant’ın katillerini neredeyse bir “milli kahraman” haline getirmek isteyenleri lanetliyor, bu çifte standarda ortak olan bütün kişi ve kurumları da insaf, vicdan ve demokrasiye davet ediyorum.
“Katillere övgü, barış ve kardeşlik isteyenlere ise ceza ve tehdit” mantığını kınıyorum
FERHAT TUNÇ
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz