Amsterdam banliyöleri gergin

CELİL DEMİRALP -ANF

AMSTERDAM (27.10.2007)-Zihinsel özürlü Faslı bir gencin polis karakolunda öldürülmesi başkent Amsterdam banliyölerinde şiddet olaylarının yaşanmasına yol açtı. Son günlerde 30 araç ateşe verilirken, yetkililer olayların yayılmasından endişe ediyor.

14 Ekim günü Amsterdam’ın Slotervaart banliyösünde yaşayan 22 yaşındaki Bilal B. isimli Fas kökenli bir genç ‘’iki polisi bıçaklamak için’’ polis karakoluna girdi. Polise göre zihinsel özürlü genç öldürülmeden önce iki polisi yaraladı. Bilal B.’nin 1998’den beri poliste çeşitli suçlara ilişkin kaydı bulunuyor. Bazı kaynakları Bilal B.’nin saldırmak için gitmediğini ve bilinçli bir şekilde öldürüldüğünü söylüyor. Ancak Bilal B.’nin ölümü Theo Van Gogh olayını yeniden gündeme getirerek akıllarda soru işaretleri bıraktı.

Polis kaynaklarına göre Bilal B.’nin İslami çevrelerle ilişkisi var ve 2004 yılında öldürülen sinemacı Theo Van Gogh davasında da tanık olarak dinlendi. Theo Van Gogh da Slotervaart banliyöesünde yaşayan Hofstad isimli bir grup üyesi Muhammed Buyeri tarafından öldürülmüştü.

Bilal B.’nin karakoldaki ölüm haberi Amsterdam banliyölerine çabuk yayıldı ve şiddet olayları baş gösterdi. Olayların yaşandığı 45 bin nüfuslu Slotervaart banliyösünde yaşayanların yüzde 50’si yabancı kökenlilerden oluşuyor. Son günlerde 30 kadar araç yakıldı, kamu binalarına yönelik saldırılar gerçekleşti. Den Haag kentinde de geçen hafta sonunda bazı araçlar ateşe verildi ancak buradaki olayların nedenleri hakkında kesin bilgi yok.

Amsterdam’da bir haftadan beridir 10 kişi olaylara ilişkin gözaltın alındı. Hollanda makamların olayların büyümesinden endişe ediyor. Slotervaart belediye yetkilisi İşçi Partili Ahmed Marcouch, Bilal B.’nin ölüm haberinden sonra herkesin harekete geçtiğini söylüyor.

Durumun kontrol altında olduğu düşünülüyordu. Ancak onlarca genç sokaklara çıkmaya başlayınca şiddet olayları başladı. Tıpkı Paris banliyölerinde olduğu gibi Slotervaart’te başlayan olaylar komşu semtlere de sıçradı.

Ancak Amsterdam Belediyesi’nin İşçi Partili Başkan Yardımcısı Lodewijk Asscher, yaklaşık 10 bin aracın ateşe verildiği Paris banliyölerindeki olaylarla benzeştirmek istemiyor. Paris banliyösünde 27 Ekim 2006 tarihinde Zyed Benna ve Bouna Traore isimli iki çocuk polisten kaçarken saklandıkları elektrik trafosunda yaşamını yitirmişti. Bu olaydan sonra 24 gün süren şiddet olaylarında, 10 bin otomobil, 233 kamu binası ve 74 özel bina ateşe verilmiş, 149 güvenlik elemanı yaralanmış ve toplam 150 milyon euro hasar meydana gelmişti.

Lodewijk Asscher, ‘’Fransız banliyölerindeki gençler perspektifsizdir. Burada, durum daha az dramatik, işsizlik daha az yaygın. Semtlerimizin fiziki ve toplumsal yeniden düzenlenmesi için 100 milyar euro, eğitim ve tedbir için 70 milyon yatırım yapıyoruz’’ diyor. Ancak yinede şu endişesini ifade ediyor: ‘’Çok sayıda gencin yetenekleri yanlış işletiliyor ve ikiye bölünmüş bir şehir tehlikesine doğru gidiyoruz.’’

Büyükşehir Belediyesi yaşanan olaylarda dini faktör üzerinde ağırlıklı olarak durmuyor. Zira Theo Van Gogh’un öldürülmesinden sonra kamuoyunca göç, güvenlik ve islamism birbirine karıştırılmış durumda.

Bilal B.’nin ölümüyle gelen diğer bir endişe de Hofstad hücresi üyelerini Bilal tarafından tanınıyor olması yönünde. Herkes örgüt üyelerinin Slotervaart semtinde faaliyette olduğunu söylüyor. Otuz kadar dernek de gençlerin radikal camiler tarafından cezp edilmemesi için çalışmalar yürütüyor. Bu camilerden birinin de Jan-Hanzen sokağındaki Al-Tawhid camisi olduğu belirtiliyor. Zira Van Gogh’un katilinin de bu camiden geçtiği ifade ediliyor. Van Gogh’un katili Muhammed Buyeri, Temmuz 2005’te ömür boyu hapse mahkum edildi.

Hükümet ‘’alevlenmekte’’ olduğu belirtilen semtler için bir dizi tedbir aldı. Kasım 2006’da Lojman Bakanı 140 semt için 10 yıl üzerinden 160 milyar euro gerektiren yatırım planı açıkladı. 27 Ekim 2006’da ise hükümet aşırılığa karşı mücadele için 27 milyon euro vermişti.

ANF NEWS AGENCY