ÖzGüR GüNeŞ
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Sağlıkta yıkım yasası yolda

Aşağa gitmek

Sağlıkta yıkım yasası yolda Empty Sağlıkta yıkım yasası yolda

Mesaj  meso Çarş. Kas. 21, 2007 10:32 pm

A. CAN DEMİR -ANF

İZMİR (21.11.2007)- Hükümetin "en kısa sürede yasalaştıracağız" açıklamasını yaptığı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı, sağlığı bir hak olmaktan çıkartarak, fayda-maliyet analizine ve prim esasına dayalı bir "hizmet" haline getiriyor. Sadece asgari ücretin 1/3'ünün altında geliri olanları yoksul ve sigortalı sayan sistem, milyonlarca yoksul ve çalışanın, sağlığa ulaşma hakkını yüksek oranlardaki primlere bağlıyor. Tedavi sonunda hastanın iyileşmemesi durumunda hastayı da cezalandıran yasa tasarısı ile sigorta sisteminin bütün yükü çalışanların üzerine bırakılıyor.

Uluslar arası Para Fonu (IMF)’nin Türkiye ile yürüttüğü 7. gözden geçirme çalışmalarında şart koştuğu Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası için hükümet çalışmalarını hızlandırdı. Yasa tasarısını bu hafta içinde Meclis’e sunacak olan hükümet, yasayı yeni yıla kadar çıkartma hazırlığında. Hükümetin, geçtiğimiz dönem emekçilerin eylemli tepkisini çeken ve Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen yasada, itirazlar doğrultusunda bir değişikliğe gitmediği görülüyor. Sadece asgari ücretin 1/3'ünden az maaş alanların yoksul kabul edilerek ülke gerçekliğinin yok sayıldığı yasa ile sağlık hizmeti prime bağlanıyor, patronlar ile devletin sigorta sistemindeki yükümlülükleri en aza indiriliyor.

YASA 59. HÜKÜMETİN DE GÜNDEMİNDEYDİ

AKP hükümetinin “sosyal güvenlik reformu” olarak sunduğu yasa tasarısı, bir önceki hükümet döneminde de gündemdeydi. 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası, Meclis Genel Kurulu’nda kabul edilmiş, ancak eski Cumhurbaşkanı Sezer tarafından veto edilince yeniden görüşülmüştü. Yasa bu kez değiştirilmeden aynen kabul edildi. Hükümetin, 1 Ocak 2007 tarihinde yürürlüğe sokmayı planladığı yasa bu kez, hem Cumhurbaşkanı hem de 118 milletvekili tarafından Anayasa Mahkemesi’ne götürüldü. Anayasa Mahkemesi, 15 Aralık 2006 tarihli kararı ile yasanın 24 maddesinin anayasaya aykırı olduğuna karar verdi. Anayasa Mahkemesi'nin kamu çalışanlarıyla ilgili düzenlemeleri iptal ederek gerekçeli kararını açıklamasının ardından hükümet, yasanın uygulamasını önce 1 Temmuz 2007, sonra da 1 Ocak 2008 yılına kadar erteledi.

IMF'NİN ŞARTLARINDAN BİRİ

'Sosyal güvenlik reformu' olarak sunulan bu yasal düzenleme, Türkiye ile IMF arasında yürütülen gözden geçirme çalışmalarında, IMF'nin Ankara'ya getirdiği ilk "şartları" arasında yer aldı. IMF, ekonomide "kara delik" olarak gördüğü sosyal güvenlik alanında, hükümetten yeni düzenlemelere gitmesini istedi. Bu konuda IMF’ye taahhütlerde bulunan hükümet de süreci hızlandırdı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, geçen dönem gündeme gelen itirazların yeniden gelmesinin önüne geçebilmek için işçi ve memur sendikalarına taslağı sundu. Ancak, taslağı incelemeleri için bile konfederasyonlara yeterli süre tanımayan hükümet, tasarıyı, görüşülmek üzere Meclis başkanlığına gönderdi. Hükümetin bu aceleci tutumu üzerine KESK ve DİSK, teknik komitelerde yer almayacaklarını açıkladı.

SAĞLIK BIR HAK DEĞİL!

Önümüzdeki günlerde Meclis’te görüşülmesi beklenen yasa tasarısının getirmeyi planladığı genel sağlık sigortası sistemine göre, sağlık, bir hak değil. Sağlığı, "prim esasına dayalı bir hizmet" olarak gören sistem, "sınırlı yardım ve temel teminat paketi" anlayışını benimsiyor. Yasa tasarısı, koruyucu sağlık, tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri olarak bütüncül bir yapı olan, sağlık hizmetlerinin bu bütünlüğünü parçalıyor.

Yasa, hangi sağlık hizmetlerinin teminat paketi içinde yer alacağını ya da kapsam dışı bırakılacağını belirtiyor. Hangi tedavi yönteminin ne kadar süre ile verileceğinin ise, kurum tarafından belirlenmesini istiyor.

Önceki düzenleme, tedavi ile ayrıntıların bilimsel bir komisyon düzenlenmesini öngörüyordu. Ancak son yasa tasarısı, bilimsel komisyon önerisini de ortadan kaldırıyor. Bu durumda, yetkinin tamamen bilimsel ölçütler olmadan da kullanılabilmesinin önünü açılarak, sağlık hizmeti, fayda-maliyet analizleriyle hesap edilerek parayla verilecek bir hizmet olarak kabul ediliyor.

MEMLEKETTE YOKSUL YOK!

Sosyal Güvenlik ve Genel Sağlık Sigortası Yasasının 60. maddesi “katılım payı” ifade edilen primleri düzenliyor. Bu maddede, aylık gelir durumu asgari ücretin üçte birinden az olan kişiler yoksul olarak belirleniyor. Yoksulluk sınırının bir YTL’nin üzerinde olduğu düşünüldüğünde bu kriter, ülke gerçekliğinden çok uzak bir yerde duruyor. Aylık geliri, yaklaşık 140 YTL’nin altında olanlar, yoksul sayılacak. Yeşil kart verilecek kişiler için uygulanan bu kriter aynen yasa tasarısına alınıyor ve bu kişiler genel sağlık sigortası kapsamında sayılıyor. Aylık geliri bugün itibariyle 139,6 YTL’nin üzerinde olan kişiler ise, her ay 73 ile 475 YTL arasında genel sağlık sigortası primi ödemek zorunda kalacak. Bu düzenleme, asgari ücret ile geçim mücadelesi veren milyonlarca yoksulun sağlık hakkını tamamen ortadan kaldıracak.

PRİM ÖDEMEK DE YETMİYOR

Çalışanlar prim ödedikleri zaman da sağlık hizmetine ulaşmış olmuyor. Yasanın 38. maddesinde yatan hastaların tedavi bedellerinden dahi katılım payı alınacağı belirtiliyor. Üstelik bu payın ödenmesiyle, kapsamdaki diğer tüm kişiler gibi yeşil kartlı olarak bilinen kesime de bir yükümlülük getiriliyor. Yasa tasarısında, ödenen payın daha sonra iade edileceği düzenleniyor.

Tasarının 37. maddesi ile vatandaşların sağlık hakkından faydalanabilmesi için prim borcunun bulunmaması zorunluluğu getiriliyor. Başka bir işverene bağlı çalışan işçiler ve kamu görevlileri dışındaki sigortalılar yönünden sağlık hizmeti sunucusuna başvuru tarihinde 30 günden fazla prim borcu bulunmaması, sağlık hizmetlerinden yararlanma koşulu olarak gösteriliyor. İsteğe bağlı sigortalılar, oturma izni olan yabancılar, başka bir ülkede sağlık sigortasından yararlanma hakkı bulunmayanlar yönünden bu koşul daha da ağırlaştırılarak hiçbir prim borcunun bulunmaması zorunluluğu getiriliyor.

HASTA İYİLEŞMEK ZORUNDA!

Genel Sağlık Sigortası Yasası Tasarısı'nda sigortalının tedavi süresinin uzaması ve iş göremezliğinin artması durumunda Kuruma ek yeni masrafların çıkmasını önlemek amacıyla sigortalıyı cezalandırıcı hükümlere yer veriliyor. Yapılan düzenlemeler sağlığın sosyal, kültürel, ekonomik, çevresel ve politik nedenlerden bağımsız sadece kişinin kendisine ait bir durum olarak kabul eden '..sigortalı ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler sağlıklarının korumaktan asli olarak sorumludurlar' anlayışı sürdürülüyor. Tasarının 76. maddesinde, bir işte çalışamayacak olduğuna dair raporu bulunan kişilerin hastalığı sebebiyle yapılan tedavi masraflarının kendisinden alınacağı düzenleniyor.

BÜTÜN YÜK ÇALIŞANLARIN SIRTINDA

Yasa, genel sağlık sigortasına devletin katkısını da en asgari düzeyde tutuyor. Asgari ücretin 1/3’inden az gelire sahip olanların primlerinin ilgili kamu idareleri tarafından yatırılması ve bu sigortalılar için her ay otuz gün genel sağlık sigortası primi ödenmesi zorunluluğu yerine, toplam kişi sayısının dörde bölünmesiyle bulunacak kişi sayısı esas alınmak suretiyle prim hesaplanmasını öngörüyor. Bu da, genel sağlık sigortasına devlet katkısını asgari düzeyde tutuyor.

Ayrıca, sigorta primleri konusunda patronlar lehine de düzenlemeler içeriyor yasa tasarısı. Örneğin, yasanın 87. maddesi ile başka bir işverene bağlı olarak çalışan işçilerden sosyal güvenlik destek primine tabi olanlar için prim ödeme yükümlüsü işveren olmaktan çıkarılıyor ve böylece bu yükümlülük işçiye yükleniyor.

KESK, DİSK ve TMMOB YENİ YASA İSTİYOR

Tasarıya ilişkin görüşlerini bakanlığa sunan KESK, DİSK ve TMMOB, tasarının, öncekine göre, sağlığa erişimi daha da zorlaştırdığını belirtti. Üç kurumun bakanlığa sunduğu değerlendirme raporunun sonuç bölümünde şu ifadeler yer alıyor:

“Taslak Metin’de genel sağlık sigortasıyla ilgili yapılan yeni düzenlemelerin hiçbiri sigortalılar için yeni haklar getirmemekte; tam aksine, sigortalıların mevcut haklarında önemli kayıplara yol açmakta, sağlık hakkını daha da daraltmaktadır.

Taslak Metin’de genel sağlık sigortalısı olacak yurttaşların sağlık hizmeti alırken ödemeleri gereken katılım paylarının miktarı ve kapsamı mevcut sosyal güvenlik yasaları ve 5510 Sayılı Kanun’da öngörülenden çok daha fazla genişletilmektedir.

Taslak Metin’de öngörülen değişiklikler genel sağlık sigortasının uygulanmaya başlanmasıyla vatandaşların sağlık hakkının daha da kısıtlanacağını; sağlık hakkından yararlanabilmek için daha fazla katılım payı ve “bıçak parası” ödenmesi gerekeceğini; ödeme gücü olmayan yurttaşların ise sağlık hizmetlerinden yararlanamayacağını açık olarak ortaya koymaktadır.

Sağlık kurumlarının ayrı ayrı sınıflandırılması ve sağlık hizmetlerinin ödenecek tutarlarının her bir sağlık hizmeti sunucusu için farklı belirlenmesi; ikinci ve üçüncü basamak sağlık kurumlarına sevksiz başvurularda muayene ücretlerindeki düzenlemeler ve bu kurumlara sevksiz başvuru durumlarında SGK’nın yapacağı ödemelerin % 70’ten % 80’e çıkarılması genel sağlık sigortasında toplanacak primlerin ağırlıklı olarak özel hastanelere aktarılacağını göstermektedir.”

Ve değerlendirme raporunun sonunda da, bu taslak yerine, halkın ve çalışanların sağlık ve sosyal güvenlik hakkını tam olarak karşılayan yeni bir yasanın yapılması istendi.

ANF NEWS AGENCY
meso
meso
Alıştı bir kere :)
Alıştı bir kere :)

Mesaj Sayısı : 584
Yaş : 36
Kayıt tarihi : 06/10/07

http://ozgurgunes.forunotion.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz