ÖzGüR GüNeŞ
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Mehmed Uzun'un vasiyeti yerine getirildi

Aşağa gitmek

Mehmed Uzun'un vasiyeti yerine getirildi Empty Mehmed Uzun'un vasiyeti yerine getirildi

Mesaj  meso C.tesi Ekim 13, 2007 3:54 pm

AMED (13.10.2007)- Kürt edebiyatçı Mehmed Uzun'un vasiyeti üzerine cenaze töreninde konuşan Yaşar Kemal, Uzun'un Ahmedê Xani, Feqiye Teyran, Evdalê Zeynike'nin soyundan geldiğini, her zaman şiddete karşı durduğunu belirterek, "Yakında bu savaş bitecek" dedi. Kürt siyasetçi Şerafettin Elçi ve Ahmet Türk de Kürtlerin birlik ve beraberliği için diyalog mesajı verdi.

Yazdığı romanlarla Kürt dilinin gelişmesine büyük katkıda bulunan Mehmed Uzun, ebedi yolculuğuna Diyarbakır'da 30 bini aşkın kişi tarafından uğurlanıyor. Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde sabah saatlerinde alınan Mehmed Uzun'un cenazesi, Ulu Cami'ye getirildi. Ulu Cami'de 30 bin kişi Uzun'u son yolculuğuna uğurlamak için bir araya geldi. Mardinkapı Mezarlığı'nda toprağa verilecek Uzun için cenaze namazı kılındı. Uzun'un vasiyeti üzerine Uzun'un cenazesinde dünyaca ünlü yazar Yaşar Kemal, DTP Grup Başkanı Ahmet Türk ve Katılımcı Demokrasi Partisi (KADEP) Genel Başkanı Şerafettin Elçi'nin yanısıra ev sahibi olarak Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir konuştu. Ulu Cami önünde kurulan platform yapılan konuşmalarda, 'barış' ve 'diyalog' mesajları verildi.

YAŞAR KEMAL: BU SAVAŞ YAKINDA BİTECEK

Yazar Yaşar Kemal, şunları söyledi: "Benim en yakınım öldü. Ölüm acıdır ama bu kadar kişinin toplanması çok önemlidir. İlk defa bir romancının cenazesine bu kadar kişi geldi. Mehmet benim her şeyimdir. Mehmed bir halkın gözbebeğidir. Zorluklarla yazmak Mehmet gibi insanların işidir. Mehmed'en sonra da bu dil gelişecektir. Roman kültür demektir. Kürtçe'nin romanını Mehmet yarattı. Ben Kürt kökenliyim ancak Kürt yazar değilim. Mehmet Kürt yazarıdır. Kürt diline romanının dikenli yolunu açtı Mehmet.

Dengbêjlerin dilinden düşmeyen destanları Kürtlerin güzelliklerini Mehmet romanlarıyla yarattı. Mehmed'in romanları aynı zamanda dünya diline çevrilmiştir. Mehmed'in roman macerası uzundur. Ustaların geçtiği büyük kapıdan geçti. O kapıdan çok az insan geçer. Mehmet Kürtçe'nin konuşulduğu bölgede doğdu, Melayê Ciziri'yi yetiştiren zengin bir dildir Kürtçe. Artık sözlü ve yazılı edebiyatın yetiştiği bu topraklarda doğdu Mehmet. Ana dili kadar Türkçe'yi de öğrendi. Türk halk destanlarını da biliyordu. İki halk dilini kaynak yaptı. İsveç başta olmak üzere dünya kültürlerini özümsedi. Nazım Hikmet Türkçe'nin en büyük şairidir. Halkının dilini kullandığı için. Mehmed, Ahmedê Xani, Feqiye Teyran, Evdalê Zeynike'nin soyundan gelmiştir. Dünya edebiyatını da iyi biliyordu. Mehmet bugün dünya edebiyatı için tarih oluyor. Yalın dille yazabilmek ustaların işidir. Yalın diliyle insanları büyülerdi Mehmet. Mehmed Mezopotamya'nın en eski dili olan Kürtçe için mutluluktur. Mehmet ilk temel taşını koydu bu onur onundur. Bu çağda ilk taşı koymak kolay değil. Bu başlangıçtan sonra büyük edebiyatçılar çıkacak. Hiç bir kültür diğer bir kültüre zarar vermez.

Kültürler birbirlerini öldürmezler. Ama bu anlaşılmıyor. Bunu bilmeyenler hem kendi kültürlerini, hem de yasakladıklara kültürü öldürüyorlar. Kültür çeşitliliği ülkenin zenginliğidir. Mehmet her zaman politikada dimdik durmuş. Orada da hatalar işlememiş, her zaman şiddeti kınamıştır. Konuşmalarıyla eserleriyle, savaşı kınamıştır. Yakında bu savaş bitecek. Ne olursa olsun, kimler karşı koyarsa koysun, Türkiye barışa kavuşacaktır. Belayı savaş isteyenler bulacaktır, halklar değil. Bu savaşın sürüp gitmesi için hiçbir sebep yok. Yakında bu savaş barışla bitecek ve Mehmet mezarında rahat edecek."

ELÇİ: KÜRT HALKI İÇİN AYDINLIKTI

Kürt siyasetçi Şerafettin Elçi, Kürtçe yaptığı konuşmasında şunları ifade etti: "Kekê Mehmed Kürtlerin gülüdür. Fakat bu gül erken soldu. Mehmet Kürt halkı için bir aydınlıktı. Fakat bu aydınlık erken söndü. Bu aydınlığı yaşatmak Kürt halkının elindedir. Mehmet acılar içinde yaşadı. Hapis ve zindanlarda kaldı. Hakkında bir sürü dava açıldı. Ülkesinden sürgün edildi. Bunlar Mehmet'in içinde çok büyük yaralar açtı ve hasta olmasına neden oldu. Mehmet sadece fiziksel olarak gitti. O bizim gönlümüzdedir. Kendi yaşamını Kürtlerin yaşamı üzerinde kurmuştu. Çünkü yaşamı Kürtlerin içinde devam edecektir. Mehmet halkına aşıktı. Asuri, Kürtler, Ermeniler, Keldaniler için de bir sesti. Onlar da kendilerini Mehmet'in romanlarında görüyorlardı. Nobel Ödülü'nün Uzun'a verilmesi gerekiyordu. Mehmet Uzun iki şeye önem veriyordu. Bir diline, bir de tarihine ve kültürüne. Mehmed biliyordu ki, bir halk tarih ve kültürüyle vardı. Ben inanıyorum ki, Kekê Mehmet Kürtlerin gönlünde hep var olacak ve amacına ulaşacaktır."

AHMET TÜRK: HALKIMIZ ÖDÜLÜNÜ VERDİ

Kürt yazar Mehmed Uzun'un vasiyeti üzerine konuşma yapan DTP Grup Başkanı ve Mardin Milletvekilli Ahmet Türk, şunları söyledi: "Başımız sağ olsun. Yüreğimizde, beynimizde, Mehmed'i yaşatıyoruz. Halkına sunduğu hizmetleri unutmayacağız. Az önce Şerafettin Elçi bir şey söyledi. 'Mehmet Uzun Nobel Edebiyat Ödülü'nü almayı hak ediyordu diyordu. Onun için Nobel değil halkın vereceği ödül önemliydi. Bu halk bugün ona ödülünü verdi buraya gelmekle. Onu çok genç yaşta kaybettik. Kürt halkı onu çok seviyordu. Bir söz var Kürtçe, 'Öküz ölür yalnız derisi kalır. Yiğit ölür ismi kalır.' İşte Mehmet'ten kalan bu büyük isimdir. Fazla yaşamak insanlara bir şey katmaz. Bir insan ürettikleriyle, yarattığı eserlerle ölümsüzdür. Genç yaşta kaybettik. O halkının sesi ve vicdanı oldu. Uzun sadece bir edebiyatçı görmüyorum. Aynı zamanda iyi bir siyasetçi, iyi bir diplomat, iyi bir düşün adamı, iyi bir bilim adamıydı. Siya Evin'iyi yazarken, sordum 'Memduh beyi nerden çıkardın'. dedi ki, 'Bir gün Suriye'de Cellattin Bedirxan'ın eşi ile görüştüm. Memduh diye birinden söz etti. Memduh Bey İstanbul'da yaşayan bir aydın, Suriye'ye zorunlu sürgün olmuş. Burada nişanlanmış. Büyük bir aşk yaşamış, ama daha sonra halkı için aşkından da, her şeyinden de vazgeçmiş, Ağrı'ya gitmiş. Görevini yerine getirmiş. Yine Nar Çiçekleri kitabında halkına olan özlemini dile getirmiş. Orada şu mesajı veriyor. 'Dünyanın en güzel yerinde olsam bile, yaşandığın alan özgür değilse, insan özgür olamaz.' Son yolculuğuna giderken de bir mesaj verdi. Anlamlı bir mesajdı. Yaşar Kemal'in Şerafettin Elçi'nin benim burada konuşmamı istedi. Aslında bizim konuşmamız önemli değildi. O düşünceleri farklı olsa da, Kürtlerin bir araya gelmesini, diyalog başlatmasının mesajını verdi. Onun isteği, bizim artık diyaloga, girmemizdi. Sevgili Mehmet alkışı hak etti. "

BAYDEMİR: CİGERXWİN KADAR ÇALIŞMA YAPTI

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Kürtçe yaptığı konuşmada şunları söyledi:

"Halkının dostu, sözünün sahibi bugün bayramdır. Kimse siyah elbiselerimize bakmasın. Üzüntümüze bakmasın. Yüzyılldır bizim topraklarımızda bayramlar üzüntülü geçiyor. Buruk bir şekilde geçiyor. Bugün de bayramımız karadır. Ancak halkımız bu zahmetlerimizi gökteki kar ve buzu eritecek. Umutlarımız, sizin umutlarından geliyor. Değerli halkım; Gün gelecek bu karabulutlar ve karanlık dağılacak. Bütün yazarlar, ne sürgünde ne cezaevinde, ne de çıranın ışığıdır. Çünkü onlar, yıldızların ışığıdır. Ayın ve güneşin ışığındadırlar. Onlar, özgür duygularımızı yazdılar. Bugünlerin yaklaşması için senin güneşin bizi bir araya getirdi. Senin emeğin büyüktür. Ehmedê Xani'nin, Melayê Ciziri'nin, Feqiye Teyra'nın yolunda yürüdün. Zindan, sürgün yokluk, yalnızlık senin payına düştü. Ancak sen hiç bir zaman aşkını, halkının dostluğunu bırakmadın. Dilin gücünü, barışseverliğini bırakmadın. Bazıları dedi 'Senin dilin yoktur. Kimliğin yoktur.' Sen ancak Cigerxwin gibi dedin ki, 'Hayır vardır. Şam şekerinden daha tatlıdır. Yalnızca söylemedin. Büyük romanlarınla yarattın bütün dünyaya gösterdin. Sen yalnızlığında bir nehir ve kaynak. Kuşlarla ülkenin dağlarıyla konuştun. Sen yalnızlığında Dicle'nin yakarışını dinledin. Denbêjlerin sesiyle coştun. Kekê Meheme çok çalıştı. Çok zahmet çekti. Ve çok yarattı. Ancak sürgün, yalnızlık ve hasret onu yordu. Sürgün gecelerinin soğukluğunda bir mum gibi eridi. Şifa bulmak için ülkesine ve halkına döndü. Ve Amed'in konuğu oldu. Bugün Mehmet Uzun sizin misafirinizdir. Şehid bir misafirinizdir. Onu omuzlarınıza alın. Onun kalemine sahip çıkın. Deyin ki, 'Biz yüzbinlerce Mehmet Uzun buradayız.' Dicle gibi Diyarbakır sokaklarına akın. Mehmet Uzun'un bayrağı Elî Heriri, Ehmedê Xani, Cigerxwin, Hejar, Hemin, Celadet, Osman Sabri, Erebê Şemo ve Yaşar Kemal'den aldığı bayrak, şimdi sizin elinizdedir. Mesüleyitiniz ve yükünüz çok ağırdır. Değerli halkım; Kalkın, misafirimizin üzüntüsünü rengarenk güllerle sarın. Biz onun yaşamını başka bir yaşama gönderelim. Kollarınızı açın ve rüzgara karşı kaldırın. Uçun. Beyaz bir güvercin size katılıyor. Kalkın onu yolcu edelim. Uğurlu olsun. Onu Musa Anter'in, Vedat Aydın'ın, Orhan Doğan'ın yanına gönderiyoruz. Hepimiz diyoruz ki; Yolun hayırlı olsun."

ONBİNLER MARDİNKAPI’YA DOĞRU YOLA ÇIKTI

Konuşmaların ardından Uzun'un cenazesi alkış ve zılgıtlarla cenaze aracına konuldu. Cenaze araca konulduğu sırada "Şehit namirin", "Güneşin yoldaşı ölümsüzdür" sloganları atıldı. Cenaze aracına 2 çocuğu, eşi ve ailesi de bindi. 2 kortej halinde Ulucami'den Mardinkapı'ya doğru yürüyüş sırasında sık sık "Şehit namirin" sloganı atıldı. Yürüyüş kortejinin en önünde, Uzun'un fotoğrafının bulunduğu bir pankart taşındı

ONBİNLER UZUN'U TOPRAĞA VERDİ

Ulu Cami'deki cenaze töreninin ardından Mehmed Uzun'un naaşı, 30 bini aşkın kişinin katıldığı yürüyüşle Mardinkapı Mezarlığı'na doğru yola çıkarıldı. Yürüyüş boyunca "Güneşin yoldaşı ölümsüzdür", "Kürt halkı seninle gurur duyuyor", "Şehit namirin" sloganları atıldı. Yürüyüş kortejinin önünde yer alan DTP'li milletvekilleri ile yakın arkadaşları, "Em ji bir nakin" yazılı pankartı taşıdı. Cenaze yaklaşık yarım saat süren yürüyüşün ardından Mardinkapı Mezarlığı'na getirildi. Uzun'un cenazesi Ben u Sen Burcu ile Yedikardeş Burcu'nun tam karşısındaki alanda hazırlanan mezara defnedilmek üzere cenaze aracından indirildi. Cenaze indirilirken tabutu omuzlamak isteyenler izdihama neden oldu. Cenaze toprağa verildiği sırada eşi Zozan ile kızı Zerya fenalık geçirdi.

Cenaze defnedildikten sonra eşi Zozan Uzun ile çocukları mezara toprak attı. Törene katılanlar da alkışlar eşliğinde mezara karanfil attı. Daha sonra dualar okundu. Törene katılan Uzun'un yakın arkadaşı Şair Selim Temo, Melaye Bateyi'den Kürtçe bir beyit okudu. Ardından Ferhat Tunç, Ahmet Kaya'nın Paris'te defnedildiği sırada seslendirdiği ve Mehmet Uzun'un çok sevdiği "Daye Daye" isimli şarkıyı seslendirdi. Tunç, "Mehmed Uzun'u özgürlüğe uğurluyoruz" dedi. Tunç şarkı söylediği sırada duygulu anlar yaşandı. Uzun'un köyünden getirilen nar fidanı, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Yenişehir Belediye Başkanı Fırat Anlı, sanatçı Ferhat Tunç, yazar Şeyhmus Diken ve şair Selim Temo tarafından başucuna ekildi. Cenaze töreni ve alkış ve gözyaşları ile son buldu.
meso
meso
Alıştı bir kere :)
Alıştı bir kere :)

Mesaj Sayısı : 584
Yaş : 36
Kayıt tarihi : 06/10/07

http://ozgurgunes.forunotion.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz